Ana içeriğe atla

Piper

   İyi kısa film yapmanın uzun mertaj film yapmak kadar zor olduğunu düşünüyorum. Hatta zaman zaman, daha zor ve özveri isteyen bir iş olduğunu. Kısa filmlerde genellikle akışın içine kesit olarak girmek ya da herhangi bir mesaj vermeyen bir iş yapmak çok zor. Adının içerisinde kısa kelimesi var diye on dakikalık her video kısa film olamaz. Bir çok sinemaseverin ya da sinemaya gönül verip sinema yapmak isteyen insanın başlangıç noktası kısa filmler. Ama iyi kısa film yapmanın çok zor olduğu gerçeği göz ardı ediliyor hep. 
   Bu yazıda konumuz bir kısa film. Kısa animasyon demekte yanlış olmaz muhtemelen. Animasyon filmlerine mesafeli olan duruşum Toy Story ile tabiki kırıldı. Ne olursa olsun Steve Jobs eli değmiş bir şirketten bu bahsedeceğimiz film. Pixar' ın 2016 yılında bizlere sunduğu Piper. Yalnızca altı dakikalık bir kısa animasyon filmi. Benim için Piper' ın en etkileyici yanı çok net bir mesaja sahip olması ve bu net mesajı yalnızca altı dakika içerisinde çok net şekilde izleyiciye geçirebilmesi. Yazının bundan sonraki kısımları spoiler içerecektir, bu yüzden eğer spoiler sevmiyorsanız altı dakikanızı ayırıp izledikten sonra devam edebilirsiniz.  Ayrıca insanoğlunun bir numaralı okulu olan doğa kullanılarak bu mesajın verilmesi etkileyiciliği artırıyor. Hikaye o kadar kendimize uyarlanabilir ki eminim izleyen herkes kafasını suyun içine sokmaktan korktuğu bir anısını bulacak tıpkı yavru kuş gibi. Teknik olarak filmin direktörü ve yazarı Alan Barillaro' yu başarılı bulduğumu söyleyebilirim. Özellikle soft renkler ve Depth of Field sahneler altı dakikalık bu filmi izlemeyi daha keyifli hale getiriyor. Film kısa olduğu için bir cuma akşamı önerisi olamasa da. Yoğun bir çalışma temposu anında güzel bir mola olmakla kalmayıp, hayatınızda ufak değişiklikler yapmanızı sağlayabilir. Keyifli seyirler.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Amerika'da Beslenme Alışkanlığı

Yıllarca ülkemizde, amerikalı insanların ciddi bir obezite problemi olduğunu, iyi beslenmediklerini konuştuk durduk, hatta bizim için pahalı olan şeylerle amerikadaki beslenmeyi kıyasladık  ‘’  teknoloji çok ucuz da sebze meyve dünya para abi amerikada  ‘’  lafını herhangi bir sokaktan geçerken duymak mümkün memleketimde. Gerçeklik payı da yok değildi hani bu lafların, amerikadaki insanların ciddi bir obezite problemi olduğunu ve hazır gıda  tüketiminin inanılmaz rakamlara ulaştığını biliyorduk, tüm bunları söylerken. Bundan bir kaç yıl evvel amerikan hükümetinin obeziteye savaş açtığını ve bununla ilgili politikalar yürüttüğünü okumuştum, gelgelelim bizim ülkemizi de tehdit etmeye başlayan bu sağlıksız beslenme alışkanlığına karşı sağlık bakanlığının yürüttüğü çok güzel çalışmalarda var. Peki şimdiye gelecek olursak amerikada durumlar ne insanlar nasıl besleniyor ?   Burada yaklaşık iki aydır yaşıyorum ve gözlemlediğim iki çeşit beslenme tipi var. İnsanların yaşam alanları gene

Dduk- Bok ki Deneyimi

Yurtdışına çıkıp Amerika’ya gelmemle birlikte çeşitli kültürlerin mutfaklarının lezzetlerini tatma şansım oldu. Amerika’da olmamın ve özellikle de onlarca üniversiteye ev sahipliği yapan Boston’ da olmamın bir artısı da bu şehrin çok sayıda dünya mutfağına ev sahipliği yapıyor olması. Boston o denli uluslararası bir şehir ki sokakta yürürken her milletten insan görmek mümkün. Bu durumda dünya mutfaklarının iyi örneklerinin bu şehre taşınmasına olanak sağlıyor. Bugün Kore mutfağına ait bir yemekten bahsetmek istiyorum. Asya mutfağı genellikle ağız tadıma uygun olmasa da kendime uygun yemekler bulmakta mümkün. Kore mutfağında da diğer Asya ülkelerinde olduğu gibi bir çok seçeneği elerken kendim uygun birşeyler buldum. Acıya olan düşkünlüğüm Adana’ lı olmaktan geliyor olabilir ama Kore mutfağı da acının sınırlarını zorlayan bir mutfak. Ayrıca acının tadı diğer Asya mutfaklarına nazaran daha güzel hatta güzel. Koreli arkadaşlarımla gittiğim, aslında tam olarak Kore restoranı olmay